GİRİŞ BÖLÜMÜ

Dazkırı adının kelime manası, bozkır, açık alan, kırlık yer anlamındadır. Osmanlı döneminde Dazkırı kazası denildiği zaman Polatlı, Başmakçı, Evciler, Yüreğir, Çardak, ve Sarıkavak köylerini içine alan bir bölge anlaşılmaktadır. Hüdavendigar Vilayeti Kütahya Sancağı’na bağlı bir kaza durumundadır. Zamanla Çivril, Sandıklı ve Dinar kazalarına bağlandı ise de uzun bir bir süre tek başına bir kaza merkezi olmuştur. Bir ara Dinar’a bağlı bir nahiye olduysa da daha sonra tekrar kaza olmuştur. Dazkırı kazasının merkezi, ilk günden beri Polatlı köyüdür. Polatlı köyü Osmanlı Arşivi belgelerinde Bolatlı, Bolat, Polat ve Polatlı şeklinde okunması Osmanlıcanın yazımında ve okunmasındaki incelikten, rika yani el yazısında be ve pe harflerinin altındaki noktanın katip tarafından bazen uzun bazen kısa yazılmasından kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde Dazkırı adı da zaman zaman “Tazkırı” olarak okunmuştur. Hatta cumhuriyet döneminde Dazkırı adı mülki idarede Dazkırı olarak geçerken DDY de Tazkırı olarak kullanılmış, istasyon levhası Tazkırı olarak asılmıştır. Bu da Osmanlıcadaki tı harfinin okunuşundan ileri gelmektedir. Sadece bir belgede “Dazgırı” şeklinde yazılışını gördüm.

Atalarımızın ve bizlerin hala yaşamakta olduğu Dazkırı ve çevresinin yaklaşık 800-900 yıllık bir tarihi geçmişi vardır. Türkler bu bölgeye gelmeden önceleri de MÖ:2000 yıllarından başlayarak yoğun bir yerleşim yeri olmuştur. Bu yüzyılda Hitit İmparatorluğu Anadolu’ya tamamen hakim olmuş ve Hititler, Mısır ve Asur devletleri dışında dünyanın üç büyük devletinden birisi konumuna gelmiştir. Tüm Anadolu ile birlikte Dazkırı ve çevresi de Hitit devleti yönetimi altına girmiştir. MÖ: 1000 yılından itibaren Hitit devletinin zayıflaması ve MÖ: 750 yıllarında ise parçalanması üzerine bu defa Frigyalılar bu bölgenin hakimi oldular. Frig devletinin yıkılmasından sonra, bölgenin tümü, Lidya siyasi gücünün etkisi altında kalmıştır. Merkezi Sardes olan Lidya devletinin sınırı Başmakçı ve Dazkırı ilçelerine kadar uzanmaktadır. Bu nedenle, Dazkırı ilçesi Karaağaç kuyusu köyünde Lidya elektrum definesi bulunmuş olması doğaldır. Diğer bölgelerde olduğu gibi, bölgemizde de Güney Frigya’nın başkenti Apemia(Dinar) ile merkezi Frigya’nın başkenti Synnada’a , Helen siyasi gücü yanında kentin özerkliğini de simgeleyen gümüş kistophorus ve bronz sikkeler, kent sikkeleri olarak darbedilmiştir. Lidya dönemi, paranın (sikkenin) bir değişim aracı olarak ilk kez kullanıldığı bir dönemdir. Bunlara ait örnekler Dazkırı ve Başmakçı çevresinde bol miktarda bulunmaktadır. Çünkü bu dönemde Lidyalıların para basım merkezleri Dazkırı, Başmakçı ve Evciler üçgeninde bulunmaktaydı.

Zaman içerisinde Persler, Makedonya Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu bu bölgede hüküm sürdüler. 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla birlikte Dazkırı ve çevresi Bizans İmparatorluğu hakimiyetine geçmiş oldu.

Selçuklu Devleti’nin kurulması ile Malazgirt savaşı arasında geçen otuz yıllık bir devir esnasında Oğuz boyları daimi bir akış halinde Anadolu hududlarına girmiş, bu ülkenin doğu ve orta kısımlarına yayılmışlar ise de bu memleketi henüz kendileri için emin bir yurt saymıyorlardı. Fakat, 1071 Malazgirt zaferinden sonra Bizans’ın artık ordusu ve mukavemeti kalmadığı için Türk boylarının Anadolu’ya muhacereti sel halini almıştı. Türkler artık yeni vatanlarına koşuyorlardı.

İşte bu dönemde Türkman Yörükan taifesinden olan Polatlı (Bolatlı, Bolat) Cemaatı Hazar Denizi’nin güneyinden Anadolu’ya girdiler. Polatlı Cemaatının bir kısmı Maraş, Ankara, Karahisar-ı Şarki, Sivrihisar ve Edirne bölgelerine yerleştiler.

Polatlı Cemaatına mensub diğer bir kısmı ise şu an Dazkırı denilen bölgeye yerleşerek Türk adetlerine uygun olarak mensub oldukları cemaatın ismini oraya verdiler. O andan itibaren bu köyün ismi Polatlı (Polat, Bolat, Bolatlı) diye anılmaktadır.

Selçuklu Sultanı ll.Kılıçarslan’ın uzun ve başarılı saltanat devresi sonunda yaşlanıp takatdan düşmesi ve dolayısıyla seferlere gidememesi sebebiyle oğulları arasında sultan olma arzusu ortaya çıktı. Kılıçarslan, devleti hanedan mensublarının, yani hükümdar oğullarının ortak malı sayan eski Türk feodal devlet töresine uyarak ülkeyi onbir oğlu arasında paylaştırdı. Buna göre Gıyaseddin Keyhüsrev, Uluborlu ile Kütahya arasındaki Dazkırı’nın da içinde bulunduğu bölgeye sahip oldu.(1186)

Daha sonra, Germiyan Oğulları Beyliği’nin toprakları, başkenti Kütahya’dan başka Uşak, Gediz, Selendi, Kula, Tavşanlı, Banaz, Işıklı, Baklan, Denizli, Honaz, Dazkırı, Başmakçı, Geyikler(Dinar), Homa, Simav ve Şeyhlü(Çivril) ilçelerini içine almaktaydı.

Memlektin siyasi durumunu göz önüne alan Germiyan oğlu Süleyman Şah kuzeyde Osmanlılara ve güney doğusundaki komşularına karşı cephe almış olan Karamanoğlu’nun saldırılarından kendisine korumak amacıyla kızını Osmanlı Sultanı Murad’ın oğlu Yıldırım Beyazıd ile evlendirmeyi önermiştir. Bu durum Sultan Murad tarafından kabul edilince çeyiz olarak memleketin en güzel yerleri olan Kütahya, Tavşanlı, Simav, Emet, Geyikler(Dinar), Dazkırı ve Başmakçı’nın da içinde bulunduğu bölge Osmanlılara verildi (1378).

Osmanlı Devleti Dönemi:

1378 yılında Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı hakimiyetine giren bölge, 1402 yılında Ankara savaşından sonra Moğol idaresine geçmiş. Ancak bu durum kısa sürmüş, tekrar Osmanlılara geçmiştir.

Artık Dazkırı’ya ait yazılı arşiv belgeleri bulunmaya başlamıştır. Dazkırı kazası hakkında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı ve Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı’nda yaptığım onsekiz yıllık çalışmalar neticesinde bulduğum belgeleri günümüz Türkçesine aktardım. Arşivlerde bulduğum belgeleri kronolojik olarak yani tarih sırasına göre yerleştirerek olayları bir film gibi canlandırmayı ve bu kitabı okuyanların da geçmişe yolculuk yapmalarını düşündüm.

Bu belgeleri konularına göre gruplandıracak olursak;

1- Nüfus bilgilerinin bulunduğu defterler. Bu defterler; Tapu tahrir defterleri, Maliye Nezareti varidat defterleri, Maliye Nezareti temettuat defterleri ve Hüdavendigar salnamesi Dazkırı kazasının nüfusu hakkında bilgi verir. Bu defterlerden yıllara göre Dazkırı kazasının ve köylerinin kaç hane ve kaç kişi olduğunu öğreniyoruz. Tapu tahrir defterleri; Osmanlılar, bir yeri fethettiklerinde o bölgeye yetkili görevliler gönderip nüfus ve gelir kaynaklarını ayrıntılarıyla araştırıp deftere geçirirler, böylece her sancak için ayrı bir nüfus ve gelir defteri meydana getirilirdi. O bölgede vergi kaynakları çeşitli etkenlerle değiştiği zaman, her 10-20-30 yılda bu tahrir işlemi yenilenirdi. Dazkırı (Polatlı)’ya ait Osmanlı arşivlerinde bulunan en eski belge Kanuni Sultan Süleyman zamanındaki 1530 tarihli 438 numaralı tapu tahrir defterindeki kayıttır. Bu defterdeki kayıtta; Polat (Bolat) köyü Homa kazasına bağlı olarak görünmektedir. Köyde 23 hane 124 nüfus olduğu, ayrıca 2 mücerred (bekar, evli olmayan), 1 çok yaşlı, 1 malul, 2 sipahizade, 1 sipahi emeklisi, 1 sipahi ve 1 mazul kadı bulunmaktadır. Osmanlı Arşivinde Polatlı nüfusu ile ilgili diğer bir belge Padişah lV. Mehmed zamanına ait 1676 tarihli 2498 numaralı Maliyeden Müdevver(MAD.) kodlu hane-i avarız defteridir. Bu defterde Dazkırı Kazasına tabi Polatlı köyünde 8 neferan ve 2 avarız hanesi bulunmaktadır. Avarız vergisi, Osmanlı vergilerindendir. Bu verginin toplanması için tamamıyla ayrı bir usul kullanılırdı. Bütün memleket avarız hanesi adlı kısımlara bölünmüştü. Köylerden başlayarak kasaba ve şehirler nüfuslarına zenginlik ve tahammül derecelerine göre belli Avarız Hanesi sayılmışlardı. Bir adı da salgın olan avarız, XlX. Yüzyılda artık hemen tamamen para olarak ödenen bir vergi şekline girmiş ve tanzimatın ilanıyla kaldırılmıştır. Başka bir belge; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 1842 tarihli, ML:VRD, 821 numaralı defterdir. Bu defterde, Polatlı köyünde yaşayan hane reislerinin ismleri bulunmaktadır. Bu deftere göre 1842 yılındaki Polatlı köyünün nüfusu ortaya çıkmaktadır. Köy nüfusu 113 hane ve yaklaşık 565 kişidir. Bir diğer belge; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 1845 tarihli, ML:VRD:TMT, 7695 numaralı defterdir. Temettuat defterleri; Temettû vergisi, tüccar ve esnafın senelik kazançları üzerinden alınan vergiye verilen addır. Temettû vergisinin adı daha sonra " Kazanç Vergisi"ne çevrilmi s tir. Temettuât Defterleri'nde kaza, köy gibi iskân merkezleri hâne hâne ele alınarak herkese ait s ahsî mal varlı ğ ı, emlâk, arazi, hayvanat, ürün vb. bilgiler kaydedilmi s tir. Bu deftere göre, Polatlı köyü 138 hane ve yaklaşık olarak 690 kişilik bir nüfusa sahiptir. Dazkırı kazasının 1530 yılından 2007 yılına kadar olan nüfus durumunu toplu olarak aşağıda tablo halinde verilmiştir.

Dazkırı Kazasının 1530-2007 yıllarındaki nüfusu

Yıllar Nüfus 1530 Polatlı 124 1842 Polatlı 565 1845-1846 Polatlı 690 1872 (Dazkırı, Danişment ve Dinar) 10682 1896 (Sandıklı, Dinar ve Dazkırı) 75841 1899 Polatlı 829 1906 (Sandıklı, Dinar ve Dazkırı) 91482 İslam 392 Rum ve Yahudi 149 Ermeni 1926-1927 (Dinar ve Dazkırı) 40576 1955 Dazkırı 2105 Şehir nüfusu 17717 Köy nüfusu 1960 Dazkırı 2279 Şehir nüfusu 24920 Köy nüfusu 1965 Dazkırı 2608 Şehir nüfusu 27218 Köy nüfusu 2000 Dazkırı 6583 Şehir nüfusu 8870 Köy nüfusu 2007 Dazkırı 4481 Şehir nüfusu 6684 Köy nüfusu Dazkırı ve köylerinin 2007 yılına ait yaş grubu ve cinsiyete göre nüfusu Yaş grubu Toplam Erkek Kadın 0-4 689 361 328 5-9 847 422 425 10-14 948 480 468 15-19 916 481 435 20-24 808 444 364 25-29 792 419 373 30-34 748 386 362 25-39 713 374 339 45-49 709 344 365 50-54 667 324 343 55-59 569 276 293 60-64 487 203 284 65-69 479 220 259 70-74 408 178 230 75-79 339 144 195 80-84 170 76 94 85-89 37 15 22 90+ 18 2 16 Toplam 11165 5541 5624 Dazkırı’ya bağlı köylerinin 2007 yılına ait nüfusu Köy adı Toplam Erkek Kadın Yüreğil Belediyesi 1729 847 882 Akarca 231 113 118 Arıköy 324 167 157 Aşağı Yenice 223 101 122 Bozan 556 277 279 Çiftlik 320 155 165 Darıcılar 191 87 104 Hasandede 173 85 88 Hisaralan 115 55 60 İdris 177 86 91 Karaağaçkuyusu 998 505 493 Kızılören 877 441 436 Örtülü 40 17 23 Sarıkavak 217 99 118 Yaylaköy 71 36 35 Yukarı Yenice 442 206 236

2- Dazkırı kazasının kilim ve çuval dokuma konusunda önemli bir yerde olduğunu gösteren belgelerin bulunduğu bölüm. Bu belgelerden, Padişah l.Mahmud zamanına ait 17 Ekim 1736 tarihli fermandır, Cevdet Askeri tasnifi içerisinde 10059 numara ile kayıtlıdır. Bu belgede, Askerin ihtiyacı olan 737 adet seyishane(ağırlık beygirine verilen isim) kilimi ve 450 adet un çuvalının Dazkırı ve çevresinden satın alınarak cebhane-i amireye teslim edilmesi hakkında emir yer almaktadır. Dazkırı ve çevresinin Osmanlı ordusunun ihtiyacı olan kilim ve çuval dokumalarını yaparak büyük bir açığı kapatmaktadır. Buradan anlaşılıyor ki, Dazkırı kazasındaki kilim dokumacılığı endüstrisinin çok eskilere dayandığının belgesidir.

İkinci belge; Padişah ll.Mahmud zamanına ait 19 Ocak 1835 tarihli Cevdet Askeri 221 numaralı belgedir. Bu belgede, Osmanlı ordusundaki askerlerin yatakları için lazım olan 16243 adet yün kilimin Kütahya sancağına bağlı Dazkırı kazasında imal ettirilip gönderilmesi. Buradan da anlaşılıyorki Dazkırı ve çevresinin halı ve kilim dokumasında söz sahibi bir yer olduğuna dair ikinci bir belgedir. Osmanlı ordusunun ihtiyaclarına cevap verebilecek bir potansiyelde üretim yapılmaktadır.

Üçüncü diğer belge; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 20 Temmuz 1846 tarihli Cevdet Askeri 4517 numaralı belgedir. Bu belgede; Nizamiye askerleri için lazım olan 1095 adet dokuma kilimin Dazkırı kazasında imal ettirilmesi ve masraflarının denmesi ve kilimlerin nasıl teslim edileceği bildirilmektedir.

3- Dazkırı kazası ve köylerindeki eşkiyalık olayları. Bu belgeler Anadolu Ahkam defterleri, Şikayet defterleri ve diğer belge tasniflerinde bulunmaktadır.

Bu konuda ilk belge; Padişah lll.Mustafa zamanına ait 25 Aralık 1764 tarihli, 45 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 202. sayfasında kayıtlıdır. Bu hükümde; Aşağı Apa köyü sakinlerinden Şeyh Mehmed develeriyle gider iken Polatlı köyü sakinlerinden Tatoğlu Hacı Ahmed Ağa oğulları tarafından kendisinin dövüldüğü oğlunun ise develeriyle birlikte Başmakçı’ya kaçırılıp orada habsedildiğinden bahisle gereğinin yapılması için Anadolu Valisi ve Dazkırı Kadısına ve Kütahya Naibine yazılan ferman bulunmaktadır. ikinci belge; Padişah l.Abdulhamid zamanına ait 30 Temmuz 1783 tarihli, 82 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 246 sayfasında kayıtlıdır. Bu hükümde; Başmakçı ahalisinden Fedai oğlu Deli Ahmet ve kardeşleri Veli ve Memiş etrafına topladıkları adamlar ile Dazkırı ve Evciler bölgesinde eşkiyalık yaptıklarından dolayı bunların ölü veya diri olarak yakalanmaları ve mahkemeye çıkarılmaları hakkında Kütahya naibine ve mütesellimine yazılan ferman bulunmaktadır. Üçüncü belge; Padişah l.Abdulhamid zamanına ait 12 Ağustos 1785 tarihli Cevdet Adliye 4411 nolu belgedir. Bu belgede; Başmakçı köyünü basıp mallarını ve eşyalarını gasbeden ve köy camisindeki halıları çalan Polatlı köyü ahalisinden Tatoğulları İbrahim, Kasım ve Hasan nam kimseler hakkındaki davaya ait kayıt bulunmaktadır. Dördüncü belge; Padişah lll.Selim zamanına ait 11 Ağustos 1795 tarihli, Cevdet Beldiye 6217 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı sakinlerinden Tatzade Halil’in Danlar köyündeki su değirmeninin Ketişoğlu Çakır Bey ve Kazak Bey namındaki kimseler tarafından zabt edildiğinden tekrar kendisine verilmesi hakkındaki dilekçesi. Beşinci belge; Dazkırı’nın Apa istasyonuna silahlı olarak gelip tecavüzde bulunan on iki kişinin jandarma ile çatışması ve sıkı takip sonucu tamamının yakalandığı.

4- Devlet görevlilerinin halka yaptığı haksızlıklar ve zulümler. Bu konudaki ilk belge; yine Padişah l.Mahmud zamanına ait 12 Nisan 1750 tarihli 16 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 187. sayfasında kayıtlıdır. Bu defterdeki hükümde, Başmakçı ve Apa köyü ahalisinin kendilerinden fazla vergi alan ve zulüm eden kethüdalar hakkındaki şikayetleri ve bunlar hakkında yapılması gereken tahkikata ait Anadolu valisine ve Dazkırı kadısına yazılan ferman bulunmaktadır. İkinci belge; Padişah l.Mahmud zamanına ait 24 Nisan 1743 tarihli fermandır. Anadolu Ahkam defterlerinden 2 numaralı defterin 1093 nolu hükümde kayıtlıdır. Ahkam Defterleri, divanı Hümayundan çıkan hükümlerin kaydına mahsus olan defterlere genel olarak verilen addır. Padişah adına hazırlanan bu hükümlere fermanda denilirdi. Osmanlı Arşivinde 1742-1889 tarihleri arasına ait 186 adet Anadolu Ahkam defteri bulunmakdır. Ben bunların hepsini hüküm hüküm taradım, Dazkırı ve çevresi hakkındaki hükümleri çıkardım. 2 numaralı defterdeki bu hükümde, Sarıkavak, Başmakçı ve Akkoyunlu köyleri ahalileri devlete olan kanuni vergilerini vermekte iken bazı köy zabitlerinin kanun dışı davranışları ve keyfi olarak vergi toplamalarının engellenmesi için Dazkırı kadısına yazılan ferman bulunmaktadır.

5- Kaza merkezindeki ve köylerindeki camilerdeki görevlendirmeler. Bu konuda ki birinci belge; Padişah lll.Selim zamanına ait 14 Aralık 1799 tarihli, Cevdet Evkaf 12887 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı kazası Sarıkavak köyündeki Feyzullah Bey Camisi hatipliği(Cuma günleri camide hutbe okuyan kimse) görevinin Hasan Halife’ye padişah izni ile verildiği.Osmanlı zamanında bir camide Cuma namazının kılınabilmesi için padişah izininin olması gerekir. Hatip tayini de yine padişah izni ile yapılmaktadır. İkinci belge; Padişah ll.Mahmud zamanına ait 20 Nisan 1829 tarihli Cevdet Evkaf 450 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı kazası Sarıkavak köyün Feyzullah Bey camisinde hatiblik(Cuma günleri camide hutbe okuyan kimse) görevinin Hüseyin Halife’ye padişah izni ile verildiği. Üçüncü belge; Padişah ll.Mahmud zamanına ait 3 Temmuz 1838 tarihli Cevdet Evkaf 23234 numaralı belgedir. Bu belgede, Polatlı köyünde Dedeoğlu Veli Bey’in yaptırdığı mescidde, Şeyh Mehmed Halife’nin karşılıksız olarak imamlık görevini yapacağı bildirilmektedir.

6- Kaza müdürlerinin tayin, becayiş ve görev esnasındaki usulsüzlükler. Bu konudaki belgeler; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait belgelerdir. Bu belgelerde, Dazkırı havasıyla uyuşamayan kaza müdürünün becayişi, Çivril kazası müdürü Mustafa Efendi’nin istifası ve yerine Dazkırı kazası müdürü Ahmed Şakir Efendi’nin atanması, Dazkırı müdürü Mustafa Ağa’nın tayin edildiği. Diğer belge; Padişah ll.Abdülhamid zamanına ait 23 Ağustos 1887 tarihli DH.MKT, 1441-39 numaralı belgedir. Bu belgede, Dinar nahiye müdürü İsmail Hakkı Efendi ile Dazkırı Zabıta müdürü Galib Bey’in yönetim zafiyetleri ve ehliyetsizlikleri sebebiyle azl olunup yerlerine başkalarının tayin olunduğu.

7- Köylerde meydana gelen deprem ve bunun sonucunda yapılan yardımlar. Bu konudaki belgeler; Padişah ll.Abdülhamid zamanına ait 15 Aralık 1886 ve 3 Şubat 1887 tarihli iki belgenin konusu aynıdır. Bu belgelerde;1- Dazkırı Nahiyesine bağlı altı adet köyde meydana gelen depremde zarar görenlere yardım edilmesi. 2-Dazkırı Nahiyesine bağlı altı adet köyde meydana gelen depremde 43 hane ve 17 ahır tamamen yıkılmış, 45 hane, 17 ahır yıkılmak üzere ağır hasarlı, 2 cami, 1 okul, 38 hane ve 19 ahır orta hasarlı durumda, 2 ölü ve 15 yaralı olduğu ve depremzedelere bizzat Padişah ll.Abdülhamid tarafından 100 lira para yardımı yapıldığı bildirilmektedir.

8- Humma(Sıtma) hastalığı ve gerekli tedbirlerin alınması, doktor tayinleri. Sağlık konusundaki belgeler; Dazkırı, Çivril ve Dinar nahiyelerinde sıtma hastalığının ortaya çıkmasından dolayı taleb edilen doktorun gelmediği ve hastalığın yayılmakta olduğundan acilen bir seyyar doktorun gönderilmesi. İkinci belge; Sandıklı kazasına bağlı Şeyhlü(Çivril) , Geyikler(Dinar) ve Dazkırı nahiyelerine muktedir seyyar bir doktorun tayin edilmesi. Üçüncü belge; Dazkırı Nahiyesi ile Hasandede muhacir köyünde ortaya çıkan humma(sıtma) hastalığından onbeş kişinin öldüğü ve bu hastalığa karşı gerekli tedbirlerin alınması. Dördüncü belge; Dazkırı ve Çivril nahiyelerindeki tren istasyonlarında diploması olmayan kişilerin doktorluk yaptığına dair yapılan şikayet üzerine yapılan tahkikat neticesinde diploma sahibi doktorların tayin edildiği.

9- İdari taksimat. İdari taksimat hakkındaki ilk belge; Padişah Abdülaziz zamanına ait 6 Nisan 1870 tarihli, DH.MKT, 1310-96 numaralı belgedir. Bu belgede; Karahisar-ı Sahib sancağının Danişmend kazasına tabi Dazkırı, Horzum ve Geyikler(Dinar) nahiyelerinin birleştirilerek yeni bir kaza merkezinin kurulması hakkındadır. İkinci belge; Dazkırı nahiyesine bağlı iken daha sonra Geyikler(Dinar) nahiyesine bağlanan bazı köylerin, çok sıkıntı çektiklerinden tekrar Dazkırı nahiyesine bağlanmaları isteği ve gerekenin yapılması. Üçüncü belge; Dazkırı Nahiyesine bağlı bazı köylerin kaza ve nahiye merkezine uzak olmalarından dolayı Karaağaç ve Çal kazalarından birine veya Denizli Sancağı’na bağlanmaları talebi. Dördüncü belge; Polatlı (Dazkırı) Nahiyesi’nin, bağlı olduğu Sandıklı Kazasına çok uzak olması ve ahalinin yollarda eziyet çektiklerinden dolayı Denizli Sancağı’na bağlanmaları talebi. Beşinci belge; Sandıklı’ya bağlı Dinar, Dazkırı ve Şeyhlü(Çivril) nahiyelerinin birleştirilerek Dinar merkezinde bir kaymakamlık kurulması. Altıncı belge; Dazkırı nahiyesi merkez ve köylerinin Dinar kazasına bağlanmasından sonra uzaklığından dolayı bazı şikayetlerin yaşanması sonucu Dazkırı’nın tekrar nahiye olması talebi. Yedinci belge; Hüdavendigar (Bursa) vilayetine bağlı Dazkırı Nahiyesi köylerinden bazılarının Denizli’ye bağlanması, Denizli’ye bağlanan köylerin isimleri ve nüfuslarını gösterir cedvel.

10- Köyler arasındaki anlaşmazlıklar. Anlaşmazlıklar hakındaki ilk belge; Padişah ll.Abdülhamid zamanına ait 2 Nisan 1888 tarihli DH.MKT, 1498-85 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı Nahiyesine bağlı Aşağı Apa ve Sarıkavak köyleri ahalisinin tasarruflarında bulunan Başparmak Yaylasına Ödemiş kazasından getirilerek iskan edilen Hazergrad muhacirleri tarafından yapılan tecavüzün engellenmesi. İkinci belge; Padişah lll.Selim zamanına ait 20 Ocak 1803 tarihli 130 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 370 nolu hükümdedir. Bu ferman da, Polatlı köyü toprağından olan Karaöyük merası demekle meşhur meranın Polatlı köyüne ait olduğu ve alınıp satılamayacağına dair ferman. Burada Yüreğir köyü ahalisinin bu mera yerlerini söküp ziraat etmekte oldukları ve alıp satmakta olduklarından bunun önlenmesi ve meranın Polatlı köyüne ait olduğu gösteren bir fermandır. Bu fermanın bir sureti Polatlı köyüne gönderilmiştir. 1927 yılında Cumhuriyet Arşivinde bulduğum bir belgede şöyle demektedir. 1803 yılında bir sureti gönderilen fermanın eskidiğinden bazı bölümlerinin okunamadığından dolayı tekrar yeni bir suretinin çıkarılarak gönderilmesi. Yapılan yazışmalar neticesinde arşivden tekrar bir suret daha çıkarılarak gönderilmiştir. Üçüncü belge; Dazkırı nahiyesine bağlı Bozangirliler(Bozan) köyüne bir takım muhacir gelerek köylüye ait mera ve tarlaları zorla zapt ettikleri ve bu tarlaları ekip diktiklerinden dolayı halkın şikayetleri. Dördüncü belge; Dazkırı Nahiyesine bağlı Mahmudiye ve Hamidiye köylerinde iskan edilen muhacirlerle Tutluca köylüleri arasındaki su anlaşmazlığının giderilmesi.

11- Dazkırı ahalisi ile olan alacak-verecek meseleleri. Bu konu hakkındaki belgeler; Burdur’lu Yunuszade Hüseyin Ağa’nın Dazkırı kazası ahalisinden 43 kişiden olan alacağı, Kütahyalı Kara Ağazade İbrahim Efendi’nin Dazkırı kazası ahalisinden Hacı Osman Ağa’dan olan alacağının tahsil edilmesine ait bilgiler bulunmaktadır. Yine alacak verecek meseleri ile ilgili Padişah l.Abdülmecid zamanına ait belgeler olub bu belgelerde geçen konularda da Dazkırı kazası ahalisi ile olan alacak verecek meseleleri bulunmaktadır.

12- Köylerde yaşanan cinayetler ve bunun sonucundaki mahkeme kararları. Dazkırı’ya bağlı köylerde yaşanan cinayet olayları hakkındaki belgeler; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 1857 ve 1859 tarihli A.AMD, 84-24 ve A.MKT.MVL, 106-44 numaralı belgelerdir. Bu belgelerde; Horzum Aşiretinden Kurtoğlu Ali’nin öldürülmesi ve katili Durakoğlu Musa’nın cezalandırılması hususuna ait bilgiler bulunmaktadır. Diğer bir belgede; Dazkırı Nahiyesinin Başçeşme mevkiinde, Trablusgarb’da (Libya) askerlik yaparken izine gelen Hüseyin’in karıştığı cinayet ve hakkında yapılan ihbarlar

13- Çevre köy ahalisinin kıtlıkla mücadelesi ve devlet tarafından yapılan yardımlar. Bu konudaki belgede; Sandıklı kazasının Dazkırı nahiyesine bağlı yirmi köyde yaşayan çiftçilerin son derece sıkıntıda bulunduklarından bahisle İstanbul’a yazdıkları dilekçeye karşılık çiftçilere karşılıksız olarak yemeklik ve tohumluk zahire ihtiyaçlarının karşılandığı, bildirilmektedir.

14- Aşağı Apa köyünde ruhsatsız Rum kilisesi inşası ve daha sonra kilise bahçesine okul yapılması. İzmir – Eğridir demiryolunun yapılması sırasında İngiliz ve Rumlar Aşağı Apa köyündeki istasyon civarında yerleşmişlerse de bunlar çok mahdut ailelerdir. İstiklal harbini müteakip demiryolunun devletimize devir edilmesi ile hiçbir yabancı unsur kalmamıştır. Bu süre içerisinde bunların ibadet ve eğitim ihtiyaçları için kilise ve okul yapılmıştır. Bu konuda iki belge bulunmaktadır. Birinci belgede; Dazkırı nahiyesi Aşağı Apa köyünde Osmanlı tebasından Kosti tarafından teberru edilmiş olan üç dönüm tarla üzerine ruhsatsız olarak inşa edilen Rum kilisesine daha sonra ruhsat verildiği. İkinci belge; Dazkırı’nın Apa istasyonunda bulunan Rum kilisesi havlusunda ebat ve şartları yazılı bir okul inşasına ruhsat verildiği.

15- Acıgöl’den yapılan tuz kaçakçılığının önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması. Osmanlı Devleti zamanında da önemli bir maden kaynağı olan Acıgöl’deki tuzları korumak kaçakcılığı önlemek için önlemler alınmıştır. Bu konudaki belgede; Acıgöl (Çürük göl) namındaki tuz gölünde donan tuzların kaçakçılığını önlemek için bir muhafız ile birkaç kolcu görevlendirilmesi hakkında bilgi bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kuruldukdan sonraki belgeler ise Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığında bulunmaktadır bu belgelerde ise; 1- Karaöyük merasına ait 1803 tarihli ferman suretinin eskidiğinden dolayı yeni suretinin çıkarılması isteğine ait 6 Şubat 1927 tarihli dilekçe. 2- Dazkırı Nahiyesine bağlı Baraklı Köyü’nün Dinar ilçesine bağlandığına dair, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk imzalı 31 Aralık 1932 tarihli kararname. 3- Dazkırı Nahiyesine bağlı Çardak hava alanı için arazi istimlak edilmesi hakkında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü imzalı 5 Nisar 1944 tarihli kararname. 4- Demokrat Parti Dazkırı Nahiyesi teşkilatının orta okul yapılmasına ilişkin isteklerinin bulunduğu 15 Kasım 1956 tarihli dilekçenin Başbakan Adnan Menderes’e verilmesi. 5- Dazkırı ilçesinin ihtiyaçları hakkında Adalet Partisi Dazkırı İlçesi 2.Başkanı Ahmet Turba ve arkadaşlarının verdiği 25 Temmuz 1966 tarihli dilekçe.